Forum Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Forum Türkiye

        Forum TürkiyeHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bu Haberler Harika :D

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 278
Kayıt tarihi : 24/02/10

Bu Haberler Harika :D Empty
MesajKonu: Bu Haberler Harika :D   Bu Haberler Harika :D Icon_minitimePaz Mart 07, 2010 9:54 am

SPOR HABERLERİ

Dikkat:Aşağıdaki haberlerin hiçbirinin gerçekle alakası yoktur.İnternette sörf yaparken rastladığım bir site bu şekilde yüzlerce haber uydurmuş...


Yabancı Teknik Adamların "Türkiye'de Ne Derler" Çekincesi



Yerli ve yabancı bir çok futbolcu ile teknik direktörün menajerliğini yürüten Ersin Özbükey, Türk spor medyasının ülkemize gelen yabancı antrenörleri çeşitli bahanelerle yaftalamasından oldukça şikayetçi. "Her İngiliz soğukkanlı, her Alman disiplinli, Brezilyalısı disiplinsiz, beriki çingene, bıyıklısı kasap, yaşlısı dede derken Türkiye adını duyan hoca kaçar oldu bizden." diyen Özbükey, aynı zamanda A Milli Futbol Takımının uzun süren teknik direktör bulma sürecine de ışık tutmuş oldu. “Hiç mi Heyecanlı İngiliz Yok?”
İşi gereği Dünya'nın her yerinden futbolcular ve teknik direktörlerle çalıştığını ifade eden Özbükey “İş sadece "Herr Daum", "Mösyö Tigana", Mr. Toschak ile kalsa iyi...Yabancı teknik direktörleri sırf milliyetlerinden dolayı, hırslı, korkak, dost canlısı, cimri, kurnaz gibi sıfatlarla andığımızı artık dünya biliyor. Solo test mi çözüyorsunuz arkadaş? Bir insan Alman diye illa disiplinli olacak diye bir şart mı var? Bizzat ben, son derece lakayıt Alman teknik direktörler tanıyorum. Tutturmuşlar bir İngiliz soğukkanlıdır diye, halbuki alakası bile yok. Gayet heyecanlı, eli ayağı durmayan İngiliz hocalar da var.” sözleriyle yabancı teknik adamların isyanını dile getirdi. “Bana Yılmaz Vural’ı Tanımlayabilir Misiniz?”
“Beş parmağın beşi bir değil” diyerek açıklamalarına devam eden ünlü menajer, önlerinde Yılmaz Vural gibi bir örneğin bulunduğunu belirtti ve “Şimdi siz Yılmaz Hoca’yı tek kelime ile tanımlayabilir misiniz? O kabına bile sığmakta zorlanan insanın yalnızca bir sıfata sığması mümkün mü? Evet belki birkaç maçta aşırı heyecanlanıp yere düştüğü için sakar diyebilirsiniz ama o da tam anlamıyla tanımlayamaz Yılmaz Hocamızı.” dedi. Yabancı futbolcuların da benzer sorunlar yaşadıklarını ifade eden Özbükey, “Özellikle sambacı diye nitelendirilen Brezilyalı futbolcuların, sağlık kontrolünden önce samba eğitmenlerine götürülerek dans testine tabi tutulduklarını biliyor muydunuz? Belki adam Brezilya doğumlu ama memleketinin dansıyla, müziğiyle hiç işi yok, olamaz mı yani? Nedir bu ısrarın sebebi?” sözleriyle aynı konumda bulunan yabancı futbolculara da sahip çıktı.

(bitur Brüksel'den bildirdi)


Boğaziçi Üniversitesi Beyzbol Takımı: Biz Biliyoruz da mı Oynuyoruz?



2003-2004 döneminde kurulan Boğaziçi Üniversitesi Beyzbol takımının kaptanı Ersin Özbükey, Beyzbolun kurallarını anlayamadıkları için aralarına katılmaya çekinen arkadaşlarına "Kaç yıl oldu, kuralları biz de tam bilmiyoruz. İsteyen gelsin, hep beraber biberleyelim. Kapımız herkese açık." şeklinde seslendi.
Türkiye Beyzbol, Softbol, Korumalı Futbol ve Ragbi Federasyonu (TBSF) çatısı altında çalışmalarını sürdüren Boğaziçi Üniversitesi Beyzbol takımının kaptanı Ersin Özbükey, Beyzbol kurallarıyla ilgili soru sorulmasından da çok şikayetçi olduklarını belirtti.
"Holywood dan daha açıklayıcı senaryolar bekliyoruz."
Açıklamasında “Şu anda takımımızda topa sopayla vurduktan sonra niye koştuğunu bile bilmeyen oyuncular var. Kuralları filmlerden görüp anladığımız kadarıyla uygulayıp, oynadığımız oyundan zevk almaya çalışıyoruz. Yeri geliyor, kafamızdan kural da uyduruyoruz, nedir yani? Zaten Türkiye’de kaç tane beyzbol takımı ya da sahası var ki? Mevcut beyzbol takımlarıyla da yeri geldi mi kitine halı saha maçı yapıp, rekabet duygumuzu tatmin ediyoruz.” diyen Özbükey, sözlerine “Bir ara öğrenci değişim programıyla Amerika’dan birkaç kişi takımımıza katılmıştı, tam bu oyunu öğreneceğiz artık diye seviniyorken, vurucu arkadaşımızın kendisine fırlatılan topu göğsüyle istop edip, dizinde sektirdikten sonra degaj vurması sonucu bir daha hiçbir Amerikalı öğrenciyi aramızda göremez olduk. Gerçi iyi de oldu. Beni küçük hesapların adamı sanmayın ama o kadar "atan alır spor" dememize rağmen, adamlar bizim binbir güçlükle satın aldığımız topları dağa taşa vuruyorlardı, kaybolmasın diye oyunu bırakıp topun peşinden koşturuyorduk.” diyerek devam etti.
"Ne kural koysak yiyorlar." Beyzbolun gerçekte çok eğlenceli bir spor olduğunu belirten Özbükey “Önemli olan bence insanın yaptığı işten keyif almasıdır, hem hangi sporda kurallar tam anlamıyla uygulanabiliyor ki? Önyargıları kenara bırakmak lazım. Kendi içinde mantıklı olduktan sonra hiçbir sorun yok bence. Zaten takımda kimse oyunu bilmediği için sorulan sorulara ne sallasam 'iyiymiş' diyorlar, hiç bozmuyorum öyle oynamaya devam ediyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.

(amorf1000 Brüksel'den bildirdi)

Mclaren LPG'li Yeni Aracını Tanıttı



Vodafone McLaren Mercedes Formula 1 Takımı, 2011 Formula 1 Dünya Şampiyonası’nda yarışacak yeni aracı MP5-25’i İngiltere’deki merkezinde tanıttı. Kaportası ve kanatları büyük ölçüde yenilenen araçtaki en büyük değişiklik ise yakıt olarak LPG kullanılması.
"Benzine Can mı Dayanır?"
Düzenlenen törende pilotları Lewis Hamilton ve Jenson Button ile yeni araçlarını tanıtan McLaren ekibi, sürekli artan benzin fiyatları nedeniyle artık LPG'li araca yöneldiklerini açıklayarak herkesi şaşırttı. McLaren ekibinin patronu Ron Dennis durumu "Benzine can mı dayanır yahu? İki gün üst üste depoyu aynı fiyata dolduramaz olmuştuk." şeklinde değerlendirirken, eski Dünya şampiyonu Hamilton ise "LPG'ye geçmemiz iyi oldu ama km'de 5 lira yakmamız da normal değildi, o kadar ustaya götürdük eski arabayı, yine de bir şey bulamadılar..." diyerek şikayetlerini dile getirdiler.
Basın toplantısında ayrıca Formula1'e katılmanın ateş pahası olmasında da yakınan Ron Dennis, arabanın safi masraf olduğunun altını çizerek, "Aslında taksi kullansak daha ucuza gelir." sözleriyle, Formula1 yönetimine de yarışlardan çekilme konusunda gözdağı verdi. "Soğuk Havalarda Biraz Zor Marş Alıyor"
Toplantıda hazır bulunun bir diğer isim olan Mclaren F1 Teknik Ekip Lideri Paddy Lowe ise, LPG'li araçlardaki performans problemiyle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Performans problemine karşı hiçbir masraftan kaçınmayıp sıralı sistem taktırdık" şeklinde konuşan Lowe, "bi tek soğuk havalarda motoru ilk çalıştırırken biraz sıkıntı oluyor, marşa 2-3 defa basmak gerekiyor ama motor devrini aldıktan sonra yine canavar gibi gidiyor araba" diyerek kalkış dışında bir sorun yaşamayı beklemediklerini belirtti.


Liechtenstein Futbol Federasyonu'ndan FIFA'ya Tarihi Rest



Liechtenstein Futbol Federasyonu(FFL) Başkanı Peter Zaugger dün öğle saatlerinde basına yaptığı açıklamada, ülke olarak düşük nüfusları ve futbolcularının esas meslekleri yüzünden aşağılanmaktan çok sıkıldıklarını belirterek, bundan böyle milli takımlar düzeyinde hiçbir uluslararası turnuvada yer almayacaklarını duyurdu. "Bizim de Bir İzzet-i Nefsimiz Var!"
Dünya futbol camiası tarafından fazla da sallanmayan açıklama dün Türkiye saatiyle 12.30 civarında geldi. Lichtenstein'ın bütün spor basınının (7 kişi) hazır bulunduğu basın toplantısına "Bizim de bir izzet-i nefsimiz var!" diyerek başlayan Zaugger, açıklamasına şu sözlerle devam etti:
“Artık her milli maçımızda ülkemizdeki tüm insanların, maçın oynandığı stada sığabileceğinin ısrarla üstüne basılması ve devamlı suretle lisanslı futbolcularımızın gerçek yaşamlarında marangoz, kasap, bakkal vs. olduğunun belirtilmesi canımıza tak etti. Biz de her ülke gibi aylarca hazırlanıp, alın teri döküp bu maçlara çıkıyoruz; ama hiçbir şekilde bugüne kadar güzel futbolumuzla, mücadele ruhumuzla veya aldığımız puan ya da puanlarla konuşulamıyoruz. 2006 senesi Dünya Kupası eleme maçlarında Portekiz'le 2-2 berabere kalmışlığımız bile var, şimdi sorsak hiç kimse hatırlamaz. Bu şartlar altında uluslararası arenada mücadele etmemiz anlamsız.” Federasyondan FIFA’ya Veryansın
Basın mensuplarının ısrarlı soruları karşısında kararın ayrıntılarına da değinen Federasyon Başkanı “Bundan önce 2002,2006 ve en son 2009 yıllarında konuyla ilgili FIFA’ya şikayette bulunduk ama bırakın cevap almayı kendimize muhatap bile bulamadık. ‘Başkan yerinde yok’, ‘valla şimdi çıktılar 5 dakika önce arasanız buradaydılar’, ‘başkana ilettik önümüzdeki toplantıya sizin iş hallolur.’ gibi bahanelerle bu zamana kadar uyutulduk ama maymun gözünü açtı. Eski, mazlum Liechtenstein yok artık!” dedi. Halk Tek Vücut, Tek Yürek
Ülkelerini her daim en iyi şekilde temsil etmeye çalışan futbolcularına sahip çıkan cefakar Liechtenstein halkı, dün yapılan basın toplantısının ardından başkent Vaduz sokaklarına akın etti. “Onlar bizim babalarımız, evlatlarımız, kardeşlerimiz!”, “Marangoz değil sağ açık!”, “Nüfus: 35 bin - Yürek: 35 milyon!” yazılı pankartlarla kararı desteklediklerini gösteren topluluk FIFA Vaduz İl Temsilciliği önüne siyah çelenk bıraktıktan sonra olaysız dağıldı. Liechtenstein Milli Futbolcular Sendikası(LİMİF-SEN) da yaptığı yazılı açıklamada sonuna kadar federasyonun arkasında olduklarını belirtti.
FIFA’nın tüm Avrupa’yı ayağa kaldıran bu sıcak gelişmeden sonra önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.
Resimde Lichtenstein A Milli Futbol Takımı şu ideal kadrosuyla yer alıyor:
Ayaktakiler (Soldan Sağa): Mark Hansen (marangoz), Peter Thompson (aşçı), Jo Strawl(fırıncı), Markus Betwin (iddaa bayii), Karl Böhler (kaynakçı) Oturanlar (Soldan Sağa): Steve Miller Band (müzisyen), Robert Toblerone (pastaneci), Nathaniel Fischer (cenaze levazımatçısı), Karl Hungus (tv tamircisi), Nihat Falke (gurbetçi), Mihael McGyver (kimyager, part time tesisatçı)

(616forever Brüksel'den bildirdi)

Milli Takım İçin Teknik Direktör Arayışında Pusula Sine-i Millete Çevrildi



A Milli Futbol Takımı için aylardır aradığı teknik direktörü bir türlü bulamayan Türkiye Futbol Federasyonu, her maç öncesinde seyirciler arasında yapılacak çekilişle belirlenen şanslı bir ismi, o maç için takımın başına getirmeyi planlıyor.
"Dedikodulardan Bunaldık"
Teknik direktör sorununu bir türlü çözemeyen ve her gün basında çıkan "Trapattoni imzaya geliyor", "Hiddink ile anlaşıldı", "Fatih Terim eski görevine dönüyor", "Allah Korusun Yılmaz Vural geliyor" şeklindeki haberlerden bunalan Futbol Federasyonu, çareyi sine-i millete dönmekte buldu.
Federasyon Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Ersin Özbükey bu sabah düzenlediği basın toplantısında "Takımın başına kimi getireceğimize bir türlü karar veremedik. Armudun sapı, üzümün çöpü derken eleme maçları geldi çattı ortada hala bir teknik direktör yok. Biz de çareyi halkımızın bağrında bulduk. Bundan böyle milli takımımızı, maçı izlemeye gelen seyirciler arasından yapacağımız çekilişle belirlenecek şanslı bir vatandaşımız idare edecek." dedi.
Kendi Kadrosunu Kuracak
Halkımızın futbol bilgisine güvenlerinin sonsuz olduğunu ifade eden Özbükey, "Maçlara girerken futbol severlere birer çekiliş numarası vereceğiz. Hakemin başlama düdüğünden 1 saat önce yapılacak çekiliş, o maçtaki hocamızı belirleyecek. Biz de Federasyon olarak ligdeki bütün yerli futbolcuları statta hazır bulunduracağız. Şanslı taraftarımız istediği futbolcular arasından ilk on sekizi de kendisi belirleyecek. Hiçbir endişemiz yok, milletimizin futbol bilgisi bu işin altından kalkabilecek seviyededir." şeklinde konuştu.
Gergin Anlar
Basın mensuplarının soruları karşısında zaman zaman zor anlar yaşadığı gözlenen Özbükey, "Peki şanslı kişi rakip takımın taraftarı olursa ne olacak?" şeklindeki bir soruya, "Zayıf bir ihtimalden söz ediyorsunuz. Ama olur da denk düşerse o zaman da 'takdiri ilahi' diyeceğiz, çıkıp yine aslanlar gibi topumuzu oynayacağız. Zaten teknik direktörün oyuna katkısı taş çatlasa %10 falandır" diyerek yanıt verdi. Basın toplantısını bitirirken seyircisiz maçlarda basın tribünündeki gazetecilere güvendiklerini vurgulayan Özbükey, özellikle Hıncal Uluç, Ömer Üründül gibi isimlerle çalışmak için sabırsızlandıklarını belirterek sözlerini tamamladı.

(kafcamus Brüksel'den bildirdi)

İtalyan Milli Takımı Kapılarını Çirkin Futbolcuya Kapadı




Cagliari'de forma giyen genç yıldız Davide Biondini, ‘İtalyan futbolcuları çok yakışıklı olur’ klişesine uymadığı için dün gece apar topar milli takım kampından kovuldu. Takımla birlikte idmanlara bir daha çıkamayacak olan Biondini’ye para cezası verilmesi de gündemde.
Kızıl saçları ve kırmızıya çalan ten rengi ile adeta kuzey ülkesi vatandaşlarını andıran Biodini, dış görünüşünü bir türlü istenilen forma getiremediği için dün gece apar topar tesislerden kovuldu.
Düzenlediği basın toplantısıyla kararı kamuoyuna duyuran Teknik Direktör Marcello Lippi, “Biz yıllardır bu adama 'kendine bak biraz, İtalyan erkeği titiz olur, bakımlı olur, bizi de rezil ediyorsun kendini de' dediğimiz halde bugün gene üstünde 2 haftadır giydiği kareli gömlek ve kirli sakalla tesislere gelmiş. Soyunma odasında Biondini'nin çoraplarının kokusundan rahatsız olan İnzaghi de 'ben bu iğrenç ayakların açtığı ortalara nasıl kafa vurayooöğğk' diyerek lavaboya koştu. Bu yüzden aralarında tatsızlık çıktı" açıklamasını yaptı. "Eksik olsun onun açacağı orta da, gireceği kademe de!"
Sözlerine emekli futbolcularının çekiciliğinden bahsederek devam eden Lippi, "şimdi İtalya'nın geçmişden gelen bir karizması var. Bakın Del Piero'ya Elvis gibi favoriler, gözler desen ceylan misali. Bakın Baggio'ya aslan yelesi gibi saçları, şahin gibi bakışları var. Ee şimdi Biodini bunların arasında yağmadan dönmüş viking çavuşu gibi sırıtmıyor mu? İstemem kardeşim ben böyle tipsiz topçu. Eksik olsun onun açacağı orta da, gireceği kademe de. Kalsın. Dünya kupasını da kazanamayalım nedir yani, çok da önemli değil” açıklamasını yaptı. Yaşadığı sorunlar nedeni ile zor günler geçiren Biondini basın mensuplarının konuyla ilgili ısrarlı sorularını yanıtsız bırakırken, genç futbolcunun annesi “oğlum aslan gibi maşallah” demekle yetindi.


(amorf1000 Brüksel'den bildirdi)
GENEL


Zor Günler Geçiren Yunanistan'dan Şaşırtan Teklif: Ülkeyi Sizin Üstünüze Yapalım




Dünya finans çevrelerinin tüm dikkati girdiği şiddetli kriz nedeniyle Yunanistan'a çevrilmişken, iflasın eşiğindeki komşu, Türkiye'den oldukça ilginç bir istekte bulundu. Ülkeye haciz gelmesinden korkan Yunan yetkililerin "Şu sıkışık dönemden çıkana kadar ülkeyi sizin üstünüze yapsak?" teklifine Türk tarafı henüz net bir cevap vermedi.
"Müşkül Durumda Olmasak İstemezdik."
Yaşadıkları ekonomik krizden çıkmak için çözüm arayışlarını sürdüren Yunan Hükümeti, Dış İşleri Bakanı Spyros Kouvelis liderliğindeki heyeti bu sabah sürpriz bir şekilde Ankara'ya gönderdi. Başbakanlık konutunda ağırlanan heyet gerçekten zor durumda olmasalar buraya kadar gelmeyeceklerini belirterek "Siz de biliyorsunuz piyasayı, zaten hepimiz birbirimize bağlıyız. Alacaklarımız gelse bir sorun kalmaz ama hiç nakit dönmüyor ki! Hep evrak... Çek al, senet ver derken, bir de bakmışız 300 milyar avro borcumuz olmuş." şeklinde dert yandılar.
"Haciz Kapıda"
Görüşme boyunca asıl konuya girmekte oldukça sıkıntı çeken Yunan Heyeti, 1 saat kadar dert yandıktan sonra "Şimdi anlayacağınız durumumuz baya sıkışık. Her an haciz gelecek diye diken üstünde oturuyoruz. Şu dönem ülkeyi sizin üzerinize yapsak? Zaten yıllardır 'istesek üç saatte alırız, kuşluk vakti çıksak kahvaltıyı Atina'da yaparız' diyordunuz. Buyurun size fırsat. Bizim ülkedeki beyaz eşyaları da sizin yazlıkta saklasak bir müddet çok makbule geçer." diyerek, ricada bulundular. Çirkin Benzetme Ortamı Gerdi
Yunan heyetinin "yazlık" derken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kastettiğinin anlaşılması üzerine kısa bir süre gergin anların yaşandığı görüşme, her iki ülke arasındaki ortak yemek adları, rakı-uzo benzerliği ve bir kaç ay önce oynanan Panathinaikos-Galatasaray maçı üzerine yapılan yarım saatlik bir sohbetten sonra tekrar tatlıya bağlandı. Muzakereler sırasında sık sık, Türkiye'nin de durumunun çok iyi olmadığına vurgu yapan Türk yetkililer "Yani biliyorsunuz, bizim de elimiz oldukça sıkışık. Daha bu ayki IMF ödemesini denkleştiremedik. Üzerimize yapalım, yapmasına da...Sonra başımız ağrımasın." derken yine de durumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ileteceklerine söz vererek açık kapı bıraktılar.



Kültür Bakanlığı Türkiye'yi Sarsan Ses Kayıtları İçin Stüdyoya Giriyor




Birbiri ardına Türkiye gündemine düşen ses kayıtlarının yarattığı bilgi kirliliği ve kafa karışıklığıyla ilgili olarak vatandaşlardan gelen şikayetleri dikkate alan Kültür Bakanlığı'nda bugünlerde yepyeni bir projenin heyecanı yaşanıyor. Konuyla ilgili olarak dün akşam saatlerinde düzenlenen basın toplantısında, en çok ilgi gören ses kayıtlarının birer albümde toplanacağı ve halk oylarıyla seçilecek en iyi 5 ses kaydına da video klip çekileceği duyurularak, "Görsel öğeler sayesinde olan bitenin bir nebze olsun anlaşılabileceğini umuyoruz." denildi.
"Best Of" Serisi Geliyor
Kültür Bakanlığı yetkilileri bugüne dek en fazla ilgi çekmeyi başaran ses kayıtlarını "Best Of" serisi albümlerinde toplamak için stüdyoya girmeye hazırlanırken, bu albümlerin önümüzdeki yaza damga vuracağı konusunda şimdiden oldukça iddialılar. Albümlerin "Best Of GenKur", "Best Of Yargı" ve "Best Of Siyaset" olmak üzere 3 cd şeklinde piyasaya sürüleceğini açıklayan Bakanlık Basın Sözcüsü Ersin Özbükey, ayrıca ses kayıtlarının 1'er dakikalık versiyonlarının da açılacak olan bir myspace sayfası üzerinden internet kullanıcılarının beğenisine sunulacağını belirtti. Özbükey'in "Gerçi birileri büyük ihtimalle o kayıtların ful versiyonlarını da dışarı sızdırır. Albümler daha çıkmadan torrent'e düşer" sözleri basın mensupları arasında gülüşmelere neden oldu.
Klipler Nihat Odabaşı'na Emanet Albümlerin yayınlanmasının ardından sms'le verilecek oylar ve myspace sayfasında düzenlenecek bir anket yardımıyla seçilecek beş adet parçaya da klip çekileceğini ifade eden Özbükey "Ses kayıtlarının hepsi birbirinden güzel, açıkçası biz seçim yapmak istemedik, kararı halkımıza bıraktık" sözleriyle kayıtlara olan güvenini gösterdi. Klip çekimleri için Nihat Odabaşı ismi üzerinde durulduğunu, alt yazılar için ise Pınar Batum ve Sacit isimlerinin öne çıktığını açıklayan Özbükey, "Şu an yaşanan karmaşadan mağdur olan sadece vatandaş değil. Olayları halka aktarmakla sorumlu olan medya olsun, manipulasyon yapmak isteyen çevreler olsun, bunların hepsi aynı sıkıntıyı yaşıyorlar. Bu ses kayıtları binbir güçlükle alınıp basına sızdırılıyor ama sonuçta kimse bir şey anlamadığı için onca çaba boşa gidiyor. Umarız bu çalışma ülkemiz için hayırlı olur." diyerek sözlerini tamamladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumturkiyem.yetkin-forum.com
Admin
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 278
Kayıt tarihi : 24/02/10

Bu Haberler Harika :D Empty
MesajKonu: Geri: Bu Haberler Harika :D   Bu Haberler Harika :D Icon_minitimePaz Mart 07, 2010 9:54 am

Kendi Hatasını Anlayıp Fabrikaya Dönebilen Yeni Nesil Toyotalar Yolda




Dünyanın en büyük otomotiv şirketi Toyota’nın Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda, hatalı gaz pedalları nedeniyle yürüttükleri otomobil toplama kampanyasının tüketicilerde yarattığı tedirginlikten ötürü özür dilerken, şirketin bundan sonra yaşanabilecek olası aksaklıklara karşı üretimden çıkar çıkmaz fabrikaya dönebilen araçlar üzerinde çalıştığını açıkladı. "Bırak üretim bandından çıksın, dönerse Toyota'nındır" ismi verilen projeye göre araçların geri getirilmesindeki maliyetin neredeyse sıfırlanması bekleniyor.
Ustalar Kendi Kafasına Göre İş Yapmış
Geri çağırmalardan dolayı son günlerde önemli bir kriz yaşayan Japon devi Toyota'nın Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda düzenlediği basın toplantısında "İnanın şu araçları geri çağırırken nasıl utandığımızı Allah biliyor, ama hatadır işte. Ne yani, illa intihar mı edelim Japon'uz diye? Olmuş bir kere... Ustalara o kadar diyoruz, anlatıyoruz. Dinlemiyorlar. Yine bildiklerini okuyup, kendi kafalarına göre iş yapıyorlar." diyerek, hatalı imalatın nedeninin ustalarda olduğunu açıkladı. Yeni yetişen mühendislerin ise sadece teorik bilgilere sahip olduğunu ifade eden Toyoda "E okuldan geliyorlar, sanayi ağzını bilmiyorlar tabii. Kire, pasa, yağa elleri dokunmadan istiyorlar ki tecrübe kazansınlar. Sonra da usta bunları parmaklarının ucunda çevirince de... E sonuç ortada..." dedi.
"Bırak üretim bandından çıksın, dönerse Toyota'nındır" Projesi Daha sonra, yaklaşık 1.1 milyar dolara malolan geri çağırmaların kulaklarına küpe olduğunu belirten Toyoda, yeni projelerini "Bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmiyor ne yazık ki. Neyse, biz bu kadar masrafa girdik ama bu vesile ile de üretimden çıkar çıkmaz fabrikaya dönen araçların çalışmasına başladık. En kısa zamanda üretimine başlayacağımız bu arabalarda eğer bir hata varsa, bir şey denmesini beklemeden kendileri dönecekler fabrikaya. Son aşamaya geldik sayılır neredeyse. Geriye sadece otomobillerin üretimden çıkar çıkmaz nasıl fabrikaya döneceğini bulmamız kaldı." sözleriyle açıkladı. Bu uygulamanın Dünya'da bir ilk olacağının da altını çizen Toyoda "Şu son hadiselerden sonra baya açıldık. Hele elimiz rahata kavuşsun, bu projenin ardından henüz tasarım aşamasındayken fabrikaya dönebilen araç projemizin de eli kulağında..." diyerek basın toplantısını noktaladı.


Türkiye Reklamcılar Derneği: Beyin Fırtınası Kavramını Yanlış Anlıyor Olabiliriz




Türkiye Reklamcılar Derneği Başkan Yardımcısı Ersin Özbükey, bazı sorunlara çözüm bulmak ve yaratıcılığı canlandırmak adına uygulanan beyin fırtınası tekniğinin ülkemizde tam olarak anlaşılamadığından yakınarak, "Güya fikir üretmek için bir araya geliyoruz ama her defasında da işi goygoya vuruyoruz. Youtube'da birbirimize komik videolar izleterek biten toplantılar yüzünden tüketiciye çektirdiğimiz eziyet artık tahammül edilemez boyuta ulaştı." dedi.
"Rap Yapan Çocuklara Ben de Sinir Oluyorum Ama..."
Özbükey açıklamasında “Biz ofis çalışanları olarak toplantılarımızda yıllarca bu tekniği uygulamaya çalıştık ama her seferinde asıl konuya dönemeyecek kadar çok uzaklaştığımızı fark ettik. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; bir gıda firmasının süt reklamı için neler yapabiliriz odaklı başlatığımız beyin fırtınası, gelmiş geçmiş en sert şut çeken futbolcunun Hami Mandıralı olduğuna karar vermemizle son buldu. Reklam için zaman da kalmayınca mecburen yine süt içip rap yapan veletleri dayamak zorunda kaldık tüketiciye." diyerek adeta günah çıkardı. Reklamcıların ne zaman başları sıkışsa çocuklara rap yaptırarak işin içinden sıyrılmaya çalışmalarının kendisini de camiadan soğuttuğunu belirten Özbükey "İnanın ben de en az sizler kadar o çocuklara sinir oluyorum, ağızlarının ortasına bi tane vurasım geliyor ama işte naparsınız,ekmek parası..." sözleriyle yaşadığı çaresizliği aktardı. "Allah Nil Karaibrahimgil'i Başımızdan Eksik Etmesin"
"En son bir gazetenin internet sitesinin reklamı için toplandığımızda ise gene konsantrasyonumuzu kaybedip 5 gün boyunca 'Canon mu Nikon mu?' muhabbeti döndürmüştük" diyen Özbükey, söz konusu reklamın çekim sürecini de şu sözlerle anlattı: "6. gün öğlen oldu ama daha ortada hiç bir şey yok. Akşama da müşteriye sunum yapmak gerekiyor. Mecburen aradık Nil'i, sağolsun yine kırmadı bizi, 10 dakikada bir jingle yazdı, 15 dakikada senaryo oluşturduk, 3 saat de çekimdi montajdı derken akşam 5'te sunuma hazırdık. Allah Nil Karaibrahimgil'i başımızdan eksik etmesin, son dakikada yazdığı jingle'larla kaç defa bizi rezil olmaktan kurtardı...Yani en azından reklam verene rezil olmadık."
"Reklamın İyisi Kötüsü Olmaz Lafı Bizi Yeterince İdare Ettî." Ekran kirliliğinin en büyük sebebinin kaybedilen zaman olduğuna işaret eden Özbükey, ”Bir projeyi yetiştirmek için bir hafta süremiz varsa, biz bir 6 gün 'brain storming' adı altında geyik yaptığımız için ister istemez ‘kendini köpek zanneden laptop’ benzeri projeler ile izleyicilerin karşısına çıkıyoruz." diyerek ekledi: "Tamam ben de seviyorum muhabbet etmeyi ama artık ekranda gördüğümde utancımdan kanal değiştirmek zorunda kalmayacağım işler de yapmak istiyorum. Gerekirse bu toplantılara da bir moderatör sistemi getireceğiz, geyiğe sarmaya meyil edeni yaka paça dışarı atacak. O da olmazsa son bir beyin fırtınası yapar, beyin fırtınasının yerine ne yapılabilir onu tartışırız...”


Avrupa Demiryolları İşletmecileri Türkiye'ye Sert Çıktı: "İnterrail Yapmayacaksanız En Baştan Söyleyin!"




Avrupa Demiryolları İşletmecileri Birliği (UNIFE) Genel Sekreteri Jurgen Zonderschule, Türkiye'deki her 10 üniversite öğrencisinden 7'sinin ders yılı boyunca "Bu yaz kesin Interrail yapıyoruz abi" diye ortada dolanmasına rağmen, tatil zamanı yalnızca 10.000 öğrenciden 2'sinin bu planı gerçekleştirdiğini belirterek, "Her sene gelir-gider hesaplarını buna göre yapıp sonra dünya zarar ediyoruz" dedi. Bütçe Planları Her Sene Yalan Oluyor
Cenevre'de yapılan Avrupa Demiryolu İşletmecileri 13. Geleneksel Kültür ve Dayanışma Gecesi'nde konuşan Birlik Genel Sekreteri ve aynı zamanda Alman Deutsche Bahn AG Yönetim Kurulu Başkanı Zonderschule, Interrail programı yüzünden ettikleri zarara ayırdığı konuşmasında, "Gençlerin eğilimlerini öğrenelim de ona göre adam gibi bir bütçe yapalım diye şirkette onlarca istatistikçi, iktisatçı ve işletmeci istihdam ediyoruz. Toplanan verilerle aylarca hesap kitap yapılıyor ancak gel gör ki o kadar çalışmanın sonu her sene fiyasko oluyor, beklenen talebin binde birine bile ulaşamıyoruz" dedi.
Gençlerin Ayvalık, Akçay, Altınoluk Gibi Bölgelere Gittiklerini Tespit Ettik
Bu durumun nedenlerini araştırmak üzere geçen sene şirket bünyesinde özel bir departman oluşturduklarını söyleyen Alman çalıştırıcı, istatistikleri etkileyen gençlerin Facebook hesaplarının incelenmesi neticesinde ilginç bulgulara ulaştıklarını belirtti.

"Bütün sene, 'İspanya'dan başlarız oradan Amsterdam'a geçeriz, 2 gün de İtalya'daki hostellerde takılsak sonra Paris, Prag derken Yunanistan üzerinden döneriz" diye diye dolanan gençlerin fotoğraf galerilerini incelediğimizde çok büyük bir kısmının Ayvalık, Akçay, Altınoluk gibi bölgelerdeki emekli sitelerinde çekilmiş anlamsız tatil fotoğraflarıyla dolu olduğunu şaşkınlık ve üzüntüyle tespit ettik" diyen Zonderschule, interrail yerine bu kadar sıkıcı etkinliklerin seçilmesinin düşündürücü olduğunu belirtti. Türkiye Interrail'den Çıkarılabilir
Gecede söz alan Fransız Les Couchettes Şirketinin yönetim kurulu üyesi Jean-Baptiste Poirot ise, Zonderschule'nin tespitlerine sonuna kadar katılmakla birlikte, gençlere biraz daha anlayışla yaklaşılması gerektiğini savundu. "Artık parasızlıktan mıdır, üşengeçliten midir yoksa yaz okulu yüzünden midir bilinmez ama gençler de belli ki bu durumdan çok hoşnut değiller" diyen Poirot, yine de ne sebeple olursa olsun bu tutumu kabul edilebilir görmediğini vurgulayarak, durumun bu şekilde devam etmesi halinde Türkiye'nin Interrail programından çıkarılabileceğini söyledi.
Gençliğin Demiryolu İşletmecilerine Cevabı
Avrupa Demiryolları İşletmecilerinin bu açıklamaları, yurt genelindeki üniversite öğrencileri arasında da geniş yankı buldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrencisi Nihat Doğan, Zaytung'a yaptığı açıklamada "Geçen sene planımı son anda iptal ettim, para biriktiyorum, bu yaz kesin gideceğim. Eğer Türkiye Interrail'den çıkarılır da bu sene yine Gömeç'teki yazlığa gitmek zorunda kalırsam, bunun vebali büyük olur" diyerek tepkisini dile getirdi.


G8 Zirvesinden Sürpriz Karar: Brezilya Artık Gelişmiş Bir Ülke




Almanya'nın Hamburg kentinde yapılan G8 Zirvesi'nden çıkan sürpriz karar tüm dünyada şaşkınlık yarattı. Zirveden çıkan, "Brezilya'nın artık gelişmiş bir ülke olarak kabul edileceği" kararı, bu ülkede sokakları adeta bir karnaval yerine çevirirken, televizyondan halka seslenen Cumhurbaşkanı Edison Arantes do Nascimento "hiç beklemiyorduk, ne yapacağımızı şaşırdık, darısı tüm gelişmekte olan ülkelerin başına" dedi.
Rehavete Kapılmak Yok
Sürpriz gelişme üzerine Brezilya Devlet Televizyonu BRNT-1'dan halka seslenen Nascimento; bu başarının, bakanından malzemecisine kadar yıllardır özveriyle çalışan tüm Brezilya Halkı'nın ortak eseri olduğunu belirterek, emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmasında, esas önemli olanın gelişmiş ülke ünvanını korumak olduğun da altını çizen Cumhurbaşkanı, "ancak artık geliştik diye şımarmak yok. Bi iki hafta eğlenip sonra kaldığımız yerden yolumuza devam etmeliyiz" sözleriyle rehavete kapılmamaları konusunda halkı uyarmayı da ihmal etmedi.
İlk Tebrik Obama'dan
Zirveden çıkan kararı, düzenlenen bir basın toplantısıyla dünya kamuoyuna duyuran Amerikan Başkanı Barack Obama, aynı zamanda Brezilya'yı ilk kutlayan isim oldu. Konuşmasında, önümüdeki hafta düzenlenecek törenle Brezilya'ya "Gelişmiş Ülke" sertifikasının takdim edileceğini de açıklayan Obama, Brezilya'nın bu ünvanı alnının akıyla hakettiğinin altını çizerek bu ülkeye başarılarının devamını diledi. Gelişmekte olan ülkelerdeki hiç bir zaman gelişemeyeceklerine yönelik yaygın kanının yersiz olduğuna vurgu yapan Amerikan Başkanı, "bakın çalışınca nasıl da oluyormuş" sözleriyle diğer gelişmekte olan ülkelere de cesaret verici mesajlar yolladı. Tören sırasında Obama'nın Brezilya'ya hitaben söylediği "aman çok gelişmeyin ha, bizi de geçersiniz sonra" sözleri, salondakileri kahkakaya boğdu. Endonezya'dan Sitem
Endonezya Devlet Başkanı Susilo Bambang ise yayınladığı mesajla, ülke olarak Brezilya'nın başarısından son derece mutlu olduklarını belirterek bu ülkeyi tebrik eden isimler arasına katıldı. Mesajda "Aslında ben güzel temennilerimi bizzat iletmek için Brezilya Cumhurbaşkanı, eski dostum Nascimento'yu telefonla da aradım ancak 4 defa aramama rağmen kendisi telefonlarıma çıkmadı" diyen Bambang, karşılaştığı bu tutumdan dolayı üzüntü duyduğunu söyledi. Yıllardır beraber geliştikleri Brezilya'nın gelişince hemen eski arkadaşlarını unuttuğunu iddia eden Endonezya Devlet Başkanı, "önemli olan gelişmek değil, adam olmaktır" sözleriyle şimdiden o eski gelişmekte olan Brezilya'yı özlediğini belirtti.

(Mevlüt Şeker Brüksel'den bildirdi)


Evli Kalmak İçin Daha İyi Bir Neden Bulamayan Çift 10 Yıllık Ev Kredisine Girdi




3 yıllık evli Ersin-Tuba Özbükey çifti, dün sabah düzenledikleri basın toplantısıyla, artık evliliklerini sürdürmek için daha iyi bir nedenleri kalmadığından 10 yıllık ev kredisine girdiklerini kamuoyuna duyurdular. Her ikisi de çalışan genç çift, böylece hiç bir şey için değilse bile aylık 2000 TL'yi geçen krediyi ödeyebilmek adına en azından 10 yıl daha kutsal evlilik müessesesini ayakta tutmak zorunda olacak. "Boşanmak İçin Yeterince İyi Bir Neden Olmaması Bizi Bu Yola İtti"
Toplantıda ilk sözü alan Tuba Özbükey, "her sağlıklı çift gibi 2. seneden sonra biz de birbirimizden sıkılmaya başladık" diyerek ekledi: "Ancak ortada boşanmak için yeterince iyi bir neden de olmadığından mecburen evliliğimizi kurtarmak için arayışlara girdik". Bu noktada eşinin açıklamasını bölerek araya giren Ersin Özbükey, "gerçi ben 2. senenin sonunda ofisten bir iki hatuna yazdım, ha keza facebook üzerinden de muhtelif girişimlerim oldu ama net bir sonuç elde edemedim. Evliliğimizin geldiği noktayı vurgulamak için 'İlişki Durumu : Krediye Uygun' dedim kimse anlamadı" sözleriyle iyi bir boşanma nedeni için elinden geleni yaptığını vurguladı.
Çocuk Yapmak Çözüm Değil
Eşinin açıklamasını sevgi dolu gözlerle dinleyen Tuba Özbükey, daha sonra tekrar mikrofonu alarak, çoktan bitmesi gereken bir evliliği kurtarmak için geleneksel yöntem olan çocuk yapma seçeneğini neden elediklerini şu sözlerle açıkladı: "Maalesef çocuk özellikle belli bi yaştan sonra o kadar masraflı bi şey değil. Çok pahalı bir özel koleje falan yazdırmazsanız ayda 300-500 bir masrafı oluyor. Üstelik nafaka diye bir şey var, boşansak da Ersin'cim eşek gibi ödeyecek çocuğun masraflarını."

Açıklamasına, ayda 2000 Lira'dan fazla kredi ödemesi yapacaklarını söyleyerek devam eden Tuba Özbükey, ömür boyu sürecek mutlu bir birlikteliğin sırrını şu sözlerle açıkladı: "Takdir edersiniz ki bu parayı ikimizden birinin tek başına ödeyerek geçinmesi mümkün değil. O yüzden gün gelip birbirimizin suratını görmek istemeyeceğimiz bir noktaya varsak bile mecburen bir şekilde yürütücez bu işi. Ha diyelim 10 sene sonra boşanmaya karar verdik, bu sefer de evin kimde kalacağı sorunu ortaya çıkacak. Çocuk değil ki bu 5 gün bende kalsın 2 gün babası baksın. Koca ev yani kimse bırakıp gitmez bi yere. Olmadı o zaman da Ayvalık tarafından taksitle bir yazlık alırız, 10 sene onu ödesek, 5 sene de yazlıkta takılsak sonra tansiyondu, şekerdi, Alzheimer'dı derken bi yere kıpırdayacak mecalimiz kalmayacak zaten." "Merkez Bankasının Faiz İndirimi de Kararımızda Etkili Oldu"
Geçtiğimiz ay merkez bankasının gecelik faiz oranlarını %6.5 seviyelerine indirmesiyle birlikte bankalar da konut kredisi faizlerini cumhuriyet tarihinin en düşük seviyelerine çektiler. Toplantının sonunda evliliklerini devam ettirme kararında bu faiz indiriminin de çok önemli bir etkisi olduğunu belirten genç çift, "Evlenirken dünya masraf ettik. Şimdi ayrılsak bir sürü zarar edicez. En azından masrafını çıkarsak iyi" sözleriyle, kutsal evlilik müessesesininde karşılıklı sevgi, saygı ve kar-zarar realizasyonun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiler.


Üst üste yayınladığı 3 makaleyle Kuantum Mekaniğinin temellerini yerinden oynatan bilim dünyasının dahi çocuğu, kuramsal fizikçi Orson Osbourne, bugünlerde teorilerinden çok makalelerinde kullandığı Comic Sans fontuyla tartışmaların odağı haline geldi.
Comic Sans, Teorinin Önüne Geçti
Geçtiğimiz yıl Kuantum Mekaniği hakkında yayınladığı "Quantum-Confined Stark Effect due to Piezoelectric Fields in GaInN Strained Quantum Wells" isimli makalesiyle bilim dünyasında şok etkisi yaratan Orson Ozbourne, bugünlerde makalelerini yayınladığı font olan Comic Sans yüzünden acımasız eleştirilere maruz kalıyor. Kimi araştırmacılar makalenin içeriğinin çok önemli olduğunu belirterek, Kuantum Mekaniği dalında 60 yıldır böyle bir ilerleme kaydedilmediği fikrinde birleşirken, muhafazakar fizikçilerse bilimsel yayınların saygınlığının her şeyin önünde olduğunu savunuyorlar. Son olarak Ulusal Kuramcı Fizikçiler Birliği(NTPC) tarafından teori ve makaleler hakkında yapılan açıklamada kullanılan "Comic Sans'la yayınlanan makalenin getireceği ilerleme olmaz olsun. Öyle teorinin içine s***yım!" gibi sert ifadeler, tartışmayı daha da alevlendirdi.
Osbourne Kırgın Stanford Üniversitesinde kendine ait kürsüsü bulunan Osbourne, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada "Başlarda her şey çok güzeldi. İlk makalemle sansasyonel bir başarıya imza attım. 1-2-3 derken adım Einstein'la, Heisenberg'le anılmaya başladı. Ta ki New York Times'da yayınlanan "What a Genius? - Comic Sans huh!?" isimli makaleye kadar. New York Times yazarı ve ateşli bir Times New Roman hayranı olan William Griffin'in makalesi benim için sonun başlangıcı oldu. Artık her yerde Comic Sans kullanan adam olarak biliniyorum. Kimse teorimlerimi makalelerimi dikkate almıyor. Varsa yoksa Comic Sans" diyerek Bilim dünyasına olan kırgınlığını dile getirdi.


Türk Kardiyoloji Derneği'nden Önemli Uyarı: "Herkes Halil Ergün Olamaz!"




Türk Kardiyoloji Derneği'nden bu sabah yapılan basın açıklamasında, Baba Evi'nden bu yana oynadığı dizilerde defalarca kalp krizi ve inme geçirmesine rağmen bir şekilde hep hayatta kalmayı başaran Halil Ergün'ün, kalp krizinin ciddiyetine gölge düşürdüğü belirtilerek, sanatçının diğer kalp hastaları için olumsuz bir örnek oluşturabileceğine dikkat çekildi.
Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Doç Dr. Ersin Özbükey, dernek adına yaptığı açıklamada, Halil Ergün'ün oynadığı dizilerde geçirdiği bunca travmaya rağmen ölmemesinin dünya tıp literatüründe "Ergun Rare Heart Syndrome" olarak anılan çok ender bir vaka olduğunu vurguladı. Çok sayıda tıbbi araştırmaya konu olmuş, üzerine yüzlerce makale yazılmış bu vakanın diğer kalp hastaları için bir örnek olamayacağının altını çizen Özbükey, Halil Ergün'ün bünyesinin milyonda bir karşılaşılan bir vaka olduğuna dikkat çekerek, diğer kalp hastalarını kendilerini bu kadar şanslı görmemeleri konusunda uyardı. Tıp dünyasının yanı sıra bunca yıldır evlatlarının çoğunlukla hayırsız çıkması nedeniyle sosyoloji ve psikoloji camiasının da ilgisini çeken Halil Ergün, ayrıca iki yakasının bir türlü bir araya gelmemesi ve sürekli borçlarla uğraşması nedeniyle ekonomi/finans dünyasında "Halil Ergün Açmazı" adıyla anılan teoriye de isim babalığı yapmıştı.

(emoshus Brüksel'den bildirdi

2010 Avrupa Kültür Başkenti Coşkusu Yerini Soru İşaretlerine Bıraktı: "Şimdi Ne Olacak?"




İstanbul'un yedi tepesinde gerçekleştirilen yedi konser ve göz kamaştıran gösterilerle start alan "İstanbul 2010 - Avrupa Kültür Başkenti" kutlamaları yoğun geçen bir haftanın ardından yerini anlamsız bir boşluğa bıraktı. Kültür Başkenti olmanın ne işe yaradığı hakkındaki sorular kafaları kurcalamaya devam ediyor.
Kültür Bakanlığı haftalık olağan basın toplantısında, İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla ilgili merak edilen bazı sorulara yanıt arandı.
"Emek ve Özveriyle Bugünlere Gelindi"

Toplantının başlangıcında, "Avrupa Kültür Başkenti" unvanını İstanbul'a kazandırmak için son iki senedir bakanlık bünyesinde bakanından malzemecisine çok yoğun ve özverili bir çalışmanın gerçekleştirildiğinin altını çizen Kültür Bakanlığı Müsteşarı Ersin Özbükey, bu organizasyonun ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Oldukça samimi bir havada gerçekleşen toplantıda, Avrupa Kültür Başkenti ünvanıyla ilgili kendi kafalarında da hala bazı soru işaretleri olduğunu itiraf eden Müsteşar Özbükey'in konuşmasından bazı satır başlarını aktarıyoruz:

"Anlaşılamayan bazı noktalar var"
"Bakanlıktan bir arkadaşımız böyle böyle Kültür Başkenti diye bir şey var diye anlatınca hepimiz bir heves işe giriştik. Neticesinde de bu önemli faaliyeti İstanbul'umuza kazandırmış olmaktan mutlu ve gururluyuz, yalnız hala olayın tam olarak ne olduğunu anlamadık."
"Ne oluyor yani? Ne olacak, hep konser mi? Kütüphane açmak filan gerekecek mi? Ne tür müzik çalınacak? Her yerde her gün bir şey mi düzenlenecek? Bir de yani 3-5 gün de değil bu iş, bütün sene sürüyor, nasıl olacak? Bunlar hep soru işareti bizim için."
Belki bir fikir verirler diye, geçmiş senelerde kültür başkenti olmuş, Linz (Avusturya), Cork (İrlanda) gibi şehirlerin idari makamlarına da danışıldığını belirten Özbükey, "Malesef onlardan da net bir yanıt alamadık. Hepsi başta bi sevinmişler ama bir iki hafta konser, sergi falan yaptıktan sonra sıkılıp bırakmışlar işin ucunu" diyerek ekledi: "bakalım artık biz de gittiği yere kadar götürmeye çalışıcaz. Yapıcaz bi şeyler."
Birlik beraberlik bozulmayacak Ersin Özbükey, muhabirimizin şimdi ne olacağı sorusunu ise, "Ben de hemen internetten ona bakacağım; bugün ne yapılacağı, bundan sonraki günlerde neler olması gerektiği... Hep birlikte, birlik beraberlik içerisinde göreceğiz" şeklinde yanıtladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumturkiyem.yetkin-forum.com
 
Bu Haberler Harika :D
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Türkiye :: Komik :: Komik Şeyler-
Buraya geçin: